DİĞER
“Gelebilecek bütün itirazları göğüsleyerek son modernist öldü diyebiliriz; sinemayı öldüren adam öldü diyebiliriz... Ama Godard’ı ‘sinemacı’ olarak nitelendirmek insafsızlık ve eksiklik olur. Godard bize yeni bir bilinç, görsellik ve ifade getirdi. 20. yüzyıl bilincini onsuz düşünmek olanaksızdır.”
“Normalde kadraj dışarısında ya da kör alanlarda kalabilecek kimi noktaları da sinemasına davet ederek filmlerini zenginleştiren Godard sanki bir yandan herkesin yönetmen olabileceğinin altını çizerken, bir yandan da tüm kariyeri boyunca sanat sinemasının sınırlarını ısrarlı şekilde zorlamaya devam etti.”
"Bu asla devrinin adamı olmayan adam içinde yaşadığı kültürün bir veçhesini, çağlar boyu damıttığı bir özü taşır ve iletir gibiydi..."
"Dünyaya bildik gözlerle bakan ve bilmiş bir yazar değil Michon. Tersine, dünyayı bilmeye çalışan, anlamaya gayret eden bir yazar. Gerçeğin ele geçirilmez olduğunu biliyor. Bildiği tek şey bu. O zaman yazısını büyük bir deney (‘deneyim’ değil) olarak kurguluyor."
"Stallabrass, binlerce sunucu, milyonlarca bilgisayar üzerinde aynı anda var olan bir sanat eserini piyasa ne yapabilir diye soruyor. Fakat yazarının 2020’de yazdığı satırların hemen ardından ortaya çıkan NFT ve sanat piyasasının bu alana hızlı adaptasyonu, piyasanın bu soruya cevabı olarak görülebilir."
"23 Ağustos 1939 günü, bütün dünyanın şaşkın bakışları altında Hitler-Stalin Paktı imzalandı. Doğal olarak, Nazilerin paktın imzalanmasından bir hafta sonra Polonya’ya saldırmasıyla II. Dünya Savaşı patlak verdi. Dünyada sonuçları bu kadar büyük ve ölümcül olan bir olayın edebiyata, sanata, her şeye ama her şeye yansıması gerekirdi, öyle değil mi? Fakat böyle olmamıştır."
"XIX. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da yalnız folklor değil, özgül olarak erotik folklor konusunda kayda değer çalışmalar yapılmaktaydı, örneğin 1883–1911 yılları arasında 11 cildi yayınlanan Kryptádia ve 1904–1913 yılları arasında 10 cildi yayınlanan Anthropophyteia başlıklı diziler gibi."
"Melankolik söylem diller arasındaki farklılığa, kimi durumlardaysa düpedüz uçurum denecek kadar büyük olan mesafeye odaklanır: Diller birbirlerinden bu kadar farklıyken, söyleyiş biçimleri birbirlerininkinden bu kadar ayrıyken çeviri nasıl yapılabilir ki; yansıtamadığınız her söyleyiş biçimi bir kayıp olduğu kadar 'ihanet'tir (çeviri üstüne söylemin bir başka klişesi)."
Bitkilere başka bir gözle bakmamızı sağlayacak kitaplar ve bir botanikçi olarak Charles Darwin...
Genellikle kadın karakterleri merkezine alan Jean Stafford, yalnızca yaralı bir çocukluğun yetişkin dünyasındaki yansımaları üzerinde durmaz. Kadınları “hasta” eden, yüzleşme konusunda en az kadın karakterler kadar isteksiz ya da başarısız görünen diğer “hasta” erkeklerdir
Yapıtsız Sanatçılar: Yapmamayı Yeğlerim, kronoloji ve somut yapıtlara dayalı bir sanat tarihi yazımını ve hatta sanat kanonunu tersyüz ediyor
Ve bir kadavra oldu. Şimdi darmadağınık bir hâlde olsa da taşına “Geldiğimize pişman olmayacağız” diye yazdırdığı mezara gitmeden önce söyleyecekleri var...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık